29 Aralık 2022 Perşembe

Kendine Kendini Anlatma Seansı

Bugün uzun zamandır kendi kendime konuşmadığım fark ettim. Eskiden en sevdiğim etkinlikti kendimi kendime anlatmak. Kuytu bir köşe bulur, kimsenin beni dinlemediğinden emin bir şekilde başlardım anlatmaya. Her şeyi anlatabilirdim kendime. Bazen yeni öğrendiğim bir konu, bazen bir film,  bazen bir hayal. Bugün ismi Bir Sakız Dünya'yı dolaşabilir olan bir kitabı okuduktan sonra farkında bile olmadan kendi kendime konuşmaya başladım. Hem de ne anlattım biliyor musunuz? Kendimi. Ne zaman doğduğumu, ailemi, ne okuduğumu, üniversiteye girerken bölümümü nasıl seçtiğimi, sonra nasıl edebiyattan ticarete geçtiğimi anlattım. Hiç susmadım, ne söylemem gerektiğini hiç düşünmedim. Sadece söylediklerime şaşırdım. Meğer insan kendi hissettiklerine bile nasıl da yabancı kalabiliyormuş.  

19 Kasım 2021 Cuma

Ufak bir not ve bir dilek

Ne güzel şey sevdiğinle uyanmak. Sabah kalktığında sarmaş dolaş olmak. Bugün de seni çok severek uyandım demek. Bunu duyarak uyanmak. Ne güzel şey sana aşık olmak. Ömrüm, ömrün kadar olsun sevgilim. Sensiz bu dünyayı düşünmek bile boğazımda kocaman bir düğüm. Seni dünyalar kadar seven eşin, sevgilin, dostun.  

19.11.2021


5 Nisan 2021 Pazartesi

Kozalaktan Dekoratif Çam Ağacı Yapımı - diy

 Uzun zamandır yazmaya fırsat bulamadım ama kendimi size affettirmek için dünyanın en basit ve en tatlı projesi ile geldim. Görevimiz kozalaklardan çam ağacı yapmak! Hazır mıyız? ;)

14 Ekim 2020 Çarşamba

Ben gidince hep yanında olacağım..

Gitmenin ne demek olduğunu bilmiyorum ama kalmanın ne denli acı olduğunu biliyorum. Artık yanında olmadığında onu nasıl özlediğini, nerede nasıl olduğunu bilmek için insanın neler verebileceğini çok iyi biliyorum. Bu yüzden sana miras bırakıyorum... Bunu okuyan annem, abim, kocam, çocuklarım.. Her kimsen bil ki ben iyi bir yerdeyim..

Biliyorum, kafanda sürekli nasıl olur diyorsun. Artık yok.. Böyle düşünme ne olur.. İstersen beni hemen karşında hayal et.. Zaten çok uzaklarda değilimdir.. Bir parçam hep seninle olacağından hiç çekinme ve beni yanında hayal et.. Karşında sana gülümseyerek baktığımı, göz yaşlarına bakıp üzüldüğümü hayal et.. Elinde hafifçe elimi hisset.. Ve duy beni.. Madem bu kadar merak ediyorsun, sana nasıl olduğunu anlatayım..

Gözlerimi açtığımda puslu bir yerdeydim ben. Üzerimde beyaz keten bir kumaştan ağırlığını hissetmediğim bir elbise.. Saçlarım kulaklarımın kenarlarında papatyalarla tutturulmuş, kalan kısımları da omuzlarıma düşmüş.  

Önce ayağımın altındaki papatyaları fark ettim.. Hızla çoğaldıklarını.. Sırtı dönük, yere biri eğilmiş bir şeyler yapıyordu.. İyice yaklaşınca elinde papatya tacının son düzeltmelerini yapan halamı gördüm. Dudakları hiç oynatmadan “hoş geldin” dediğini duydum.. Başıma tacı bırakıp yanaklarımı sıkıp elleriyle ileriyi gösterdi. 

Yanımdan hızlıca geçen tavşana gülmemek için kendimi zor tuttum. Hemen ardından güya kızgınmış gibi yapan dedem geldi. Masmavi gözleri ışıl ışıl öyle huzurluydu ki. Sarıldım, hiç zorlanmadan beni kaldırıp döndürdü etrafında.. Tam beni yere bıraktı karşımda güzeller güzeli bir kadın belirdi. Kahve rengi gözleri tıpkı dedem gibi ışıl ışıldı. Annaneme sarılıp yanaklarından doya doya öptüm. Dedem anananemin omzuna kolunu atıp gülümserken bir gitar sesi duymaya başladım.. Güzel bir erkek sesi ona eşlik etmeye başladı. Karşımda oturmuş benim gelmemi bekleyen Çağlar’a koştum. Ellerim yanaklarımda o güzel gitarının sesini şarkılarını dinledim. Gitarını sırtına doğru attığında koluna girdim. Omzuna başımı koyup yürümeye başladım yanında.. Biraz ilerledikten sonra birini gördüm. Göbekli biri elinde testereyle bir şeyler kesiyordu. Çağların kolundan çıkıp koşmaya başladım. Karşımdakinin kim olduğunu biliyordum.. Elindeki testereyi kenara bırakıp “kızım” diye seslendi bana.. Aynı anda “babam” diye koşmaya başladım.. Sarıldım.. Öptüm babamı.. Eskisi gibi göbeği vardı kocaman. Eskisi gibi yüzü ışıl ışıldı.. Başka bir şey söylemedim.. Çok eskiden babamın elleri ellerime büyük gelir baş parmağını tutardım.. Ellerim büyümüştü belki ama ben hala onun küçük kızıydım.. Babamın baş parmağı elimde, yürümeye başladık. Hiç görmediğim ne çok sevdiğim varmış. Babanem, dedem, halam, babamın matrak arkadaşları. Hepsine selam verdim yürürken..

Nefes almadığımı, hissetmediğimi sanma.. Öyle taze ki hava.. Öyle güzel bir rüzgar esiyor ki yüzüme karşı.. Yanımda zamanında yitirdiğim sevdiklerim.. Biliyorum özlüyorsun beni.. Ama bil ki buluştuğumuzda benden sonrası için sessiz kalırsan kızarım sana.. Ben yokken öyle yaşa ki buraya geldiğinde yapmadım dediğin hiç bir şey kalmamış olsun.. Beni hatırla, benim için de yaşa..

Asla unutma, bu bir elveda değil.. Beni karlı bir dağın tepesinde, incecik ipek elbisem ve yanımda sevdiklerimle hayal et.. Yüksekten korkmadan, dağın en ucunda yüzümüz rüzgara karşı sizi bekliyoruz.. Bekliyoruz dediğimize de bakma.. Aslında sizinleyim.. Sen sadece beni göremiyorsun.. Rüzgar sana dokunduğunda, güneş seni her ısıttığında, ama özellikle yaşamak ne güzel dediğinde ben seninleyim... Ve seni çok seviyorum...


10 Haziran 2020 Çarşamba

Prens adaları, Büyük Ada

Uzun zamandır Masalcıya uğrayamamıştım. Kim bilir ne hikayeler biriktirmişti benim için. Sobasını yaktığı, çayını demlediği kış günleri onun en sevdiği zamanlar olduğu için ilk boş vaktimde uğradım yanına.. Sohbet sohbeti açıp eski resimler döküldü sehpamıza. Elime ilk gelen cebime papatyaları doldurduğu Adalar hatıramızdı. Resmi gösterdiğimde onun ilk hatırladığı kocaman dondurmayı nasıl iki dakikada mideye indirişim olsa da, benim ilk hatırladığım İstanbul'da iskeleye yakınlaşınca Adalar tabelasını beklerken İngilizce Prens Adaları tabelasını görüp Masalcıyı dürtüşüm olmuştu. Ne prensi Masalcı deyince, "bekle kızım önce bir karnımızı doyuralım" dedi.

Vapurda hiç konuşmadan öylece martıları izleyerek oturduk. Vardık, sahil kenarında garsonların atom karınca hallerinin gülümsettiği bir yere oturduk. Kahvaltımızı söyler söylemez bize eşlik etmek için martılar ve kediler yanaştılar. Havasından mıdır bilinmez, ne martı kanatlarını açıp meydan okudu kediye, ne de kedi hırlayıp tüylerini dikenleştirerek savaş açtı martıya. İkisi de yan yana bizim lokmalarımızı paylaştı.


Kahvaltı bitip çaylarımızı yudumlarken masalcıya diktim gözlerimi. Ne demek istediğimi anladığını göstererek gülümsedi. “Oğlum, iki orta kahve” diye seslendi. Sonra döndü bana, başladı anlatmaya..


21 Haziran 2019 Cuma

Lale.

Üniversitenin son yılındaydım. Dört yıldır okuduğum kitapların haddi hesabı yoktu. Shakespeare, Dante, Worstworth, Edgar Allen Poe.. Kimilerinde paranoyaklaşıp hikayenin içindeki hikayeleri çözmeye çalışıyorduk, kimilerindeyse sadece kendimizi kelimelerin büyüsüne kaptırıyorduk. Altmış kişilik sınıfta sadece bir elin parmağı kadar kişi bundan zevk alıyordu. Zaten aramızdan bazıları öğretmenliğin puanlarının yüksek olması nedeniyle edebiyatı seçmişti. Bense edebiyatı yaşamak istemiştim.. O bir kaç kişiden biriydim. 

Her üniversite son sınıf öğrencisi gibi diploma denen kağıt parçasını alabilmek için tez yazmamız gerektiğini biliyordum. Bilmediğim tek şey tezimin hayatımı tamamen etkileyeceğiydi. Profesörümüz tez hakkında bilgi vermek için sınıfa girdiğinde elinde ne bir kağıt ne bir not vardı. Her zamanki gibi doğal güzelliğiyle gülümseyerek içeriye girdi ve bize dönüp masaya yaslandı..

“Merhaba arkadaşlar. 4 yıldır birlikteyiz. Sizinle bir çok şey yaşadık. Hem de hepsini sayfalar aracılığıyla yaptık. Dünyanın çok uzak köşelerinde insanlarla tanıştık. Savaş gördük. Ölümü tattık. Ahiretin alemlerini gezindik. Bu yolculukta bizimle olduğunuz için ne kadar teşekkür etsem az... Biliyorum çoğu zaman 300 sayfalık kitapların özetleriyle karşımıza geçtiniz. Üniversite hayatı tamamen kitapların arasında geçirilmeyecek kadar değerli. Bu yüzden sizin üniversitedeki son aylarınızı kitapların arasında geçirmenizi istemiyorum. Dört yıldır, hatta daha önceden okuduğunuz kitapların, olayların, insanların ışığında, hayatı yaşamanızı ve bunu teziniz yapmanızı istiyorum. Unutmayın, her kitap size bir hayat sundu. Hayali ya da gerçek.. Belki ikisinin de arasında hayallerle süslenmiş bir gerçek. Şimdi 4 yıllık eğitim hayatınızın bir kitap hakkında olması sizin kendinize yaptığınız bir haksızlık olur. Çıkın dışarıya ve hayatınızın en önemli anılarını yazın. Ya da yazabilmek için yeni anılar edinebileceğiniz maceralara atın kendinizi. 

17 Haziran 2019 Pazartesi

Kendime Nasihat



Güçlü ol ve kendine dön..  
Alışkanlıkların yarattığı rahatlıktan sıyrılmayarak ulaşabileceğin potansiyeli korkularına gömmek kendine yapabileceğin en büyük kötülük.
Uyan..
Korkma..
Sonunda yangın da olsa korkma..
Yanarak kendine dönüşeceğin Sen’sen bundan kaçma..
Korkma.. 

17.06.2019

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...